ATEŞ SİZİDE YAKSIN

Geçen hafta yazdığımız 7 Ekim yazımızda Darağacında boynumuza “urgan”ı kimlerin? niçin? neden?

geçirdiğini anlatmaya çalışmıştım..

Tam 27 yıl sonra yani 7 Ekim 2007 tarihinde “ 15 Mehmetçiğimizin şehit” haberiyle sarsıldık.

Aynı akşam Türkiye Cumhuriyeti adına yayım yapan 120 televizyon kanalını izledim. İstisnalar

hariç…

Bir başka ülkenin televizyon kanalı gibiydiler.

Hiçbir şey olmamış gibi,

Magazin programları,

Spor programları,

Diziler,

Filmler.

Devam Ediyordu!

Sabah gazetelere baktım…

Kıyıda köşede ufak tefek haber değeri olarak yer bulmuştu(!)

Vatanın,

Namuslarının,

Mallarının

Bekçisi Mehmet!

Bir sanatçı müsvettesinin sevgilisinden ayrılması kadar yer bulmamıştı.

Ramazan bayramında oğullarını izne bekleyen aileler.

Kadir gecesi.

Çocuklarının bayrağa sarılı tabutlarını alıyor…

Ama ülkemizin televizyon kanalları hiçbir şey hissettirmiyordu…

Gazeteler ve yazarları hiçbir şey hissettirmiyordu…

Hükümet hissetmiyordu…

Sanki hissettirmek için birilerinin “düğmeye” basması gerekiyordu.!

RTÜK niye TV kanallarını ikaz etmez?

Ve onları yüreklerin toplu atması için uyarmaz?

Hükümet daha kaç canın alınmasını bekler?

Sınır ötesi operasyon kararı almak için daha kaç can kaybetmeliyiz?

Ordu mensubu olduğu 15 askeri için her şeye rağmen niçin operasyon yapmaz?

Amerika bir tek vatandaşı için dünyayı ayağa kaldırır!..

İsrail bir askeri için ülke basar!..

Avrupa bir vatandaşı için her şeyi göze alır!..

Mehmet için bu suskunluk niye?

Öz yurduna garip,

Öz vatanında paryamıdır Mehmet?

Hadi diğerleri neyse de…

Dini hassasiyetle yayın yapan gazete ve televizyonların tutumuna ne demeli?

Hani “müminler bir uzvun parçaları” gibiydi?

Yoksa Mehmet “uzvunuzun” bir parçası değil mi?

Allah aşkına bu nasıl bir imandır!...

Bir şey hissetmiyorsunuz?

Cemaatler neredesiniz?

Laiklik elden gidiyor diye ayağa kalkan

Rektörler

Her konuda fikir yürüten “Tüsiad”

İnsan hakları dernekleri,

Sivil toplum kuruluşları neredesiniz?

Ülkücüler şehit cenazelerine sahip çıktığında

“Kan üzerinden siyaset yapmayın”

“O malum işareti yapmayın” diyerek Mehmetçiği sahipsiz bırakmak isteyenler nerdesiniz?

Kim durumdan vazife çıkarmak istiyorsa “Ateş onu yaksın”

Ciğerimiz yanıyor!...

Yanmayanların Ciğeri yansın…

Ateş düştüğü yeri yakıyor…

Yanmayanların ocağı yansın!...

Bu milletin asil evlatları vatani görevleri için askere giderken cephede yan gelip yatmazken oğluna

“çürük raporu” alıp dünya bankasında yan gelip yatıranları Allah “gemicikleriyle beraber

yaksın!”

Cenab-ı Allah büyük Türk Milletini bu son kalesinde korusun ve yüceltsin…


Cafer YAYLAN

ABD'nin Yeni Hedefi

ABD, Ortadoğu'da BOP çerçevesinde yoluna devam ediyor. Bir sonra ki adımı kimse bilmesin diye sürekli, hedef saptırıyor. Otuz bin askerini geri çekme planları yapılırken, bundan vazgeçiyor.

Stratejik ortak Irak'tan çekilemez bölgede işi henüz bitmedi. Şu ana kadar bir milyonun üzerinde Iraklının ölmesi, Lübnan'da başlayan olaylar,Pejak ve PKK nın saldırısına devam etmesi dahil yeni planları gündeme taşıyor gibi. Irak'a verilen "iç çatışma bitmezse bölünme" vaktine sanki yaklaştık. Amerika İran ve Türkiye'den coğrafi Kürdistan'ın parçalarını koparmadan bu bölünme işini gerçekleştirir mi acaba?

Suriye'de ki parça elde bir. Türkiye'de ise demokratik AKP hükümeti var. "İkiz Yasalar" kabul edilmiş durumda. Anayasa'da değişirse, bölünme yasal yolla olacaktır. Eğitimini "kendi dili" ile yapmak isteyecek, Lozan dışı yeni etnisiteler kendilerini idare etmek hakkı isteyebilir
TBMM den. AKP İktidarı ne yapar? Sır mı sizce?

Önemli olan İran'da ki parçayı koparmak, orada ki rejimi yıkmak gibi görünüyor. Bunun için İran içinde ki muhalifler desteklenecektir. Bu bağlamda Güney Azerbaycan dediğimiz İran sınırları içinde ki bölgede yaşayan Türklerin çok dikkatli olması gerekir. İran'da tüm haklarından mahrum bir şekilde yaşayan kardeşlerimiz, İran nüfusunun nerede ise yarısına yakındır. İran'ın şovenist yaklaşımı sebebi ile ezilen bir halk durumundadırlar..Dil ve kültürel gelişmelerinin önüne hep Fars engeli çıkmıştır. Orada ki soydaşlarımıza dikkat diyorum. Onların ve bizim canımızı yakacak gelişmeler için.

Bölünmüşlükten kurtulmanın yolu, ABD nin satratejilerini takip etmeyen tam bağımsızbir Türkiye ve Azerbaycan ile olmalıdır.

ABD bölgede tüm dengeleri alt üst edecek faaliyetlere mutlaka girecektir. ABD, nasıl Türkiye için PKK yı yapılandırdı ise, İran için de Pejak devrededir.Avrupa ise PKK ile birlikte Pejak'ı koruyup kollama görevini yapmaktadır. Eylül başlarında İran Dış İşleri
Bakanı Mutteki, Almanya'ya Pejak liderinin ülkelerinde ne aradığını sordu.

Gerek PKK ve gerekse Pejak'ın görevi, sözde Kürdistan'ı kıvama getirmek, İran ve Türkiye'de terörist faaliyetler yapmaktır. PKK ile ABD nin bağı olduğunu çeşitli vesileler ile gördük. ABD li subayların PKK kamplarına gittiği, onlara silah sevkiyatı yaptıklarınıı bizzat PKK lıların söylemlerinden biliyoruz. PKK lıların yanlarında ki ABD silahları da zaten bunun açık delilidir. İran'lı yetkililer, şimdi ayni durumun Pejak içinde geçerli olduğunu söylüyorlar.

Amerikan'ın bölgede ki adımı bundan sonra ne olabilir? Yüksek sesle düşünelim bakalım: "Lübnan'da ki patlama, Irak'da ki iç savaşbenzeri görüntüler ve İran'a verilen gözdağı... Rusya'nın "ABD nin İran'a saldırma fikrine" karşı çıkması.... Ülkemizde yapılan "duble Yolların" kredisini Dünya Bankasının vermesi ve bu yolların olası savaş için hazırlandığı..... Bölge Dış İşleri Bakanlarının İstanbul'da yapacağı toplantıya evsahipliği yapmamız...BOP eş Başkanının Başbakan Tayyib Erdoğan olması...Batı yanlısı tüm siyasilerimizn konuşmalarının Diyarbakır üzerinde olması..Kerkük'ün geleceği...İsrail'in Suriye'yi bombalaması, yakıt tanklarını Türkiye'ye atması ( Topraklarımızda İsrail uçakları ne arıyor?)..Bush'un İran Devrim muhafızlarını toptan terörist ilan etmesi.

İşin önemli yanı ise batı kaynaklarının, ABD'nin İran'ı vuracağı söylemi elbette. "Nükleer Programından" güya vazgeçmeyen İran'ın her an vurulabileceğiihtimali var. Bu sefer Irak'a benzemez işler. Saddam ABD ile birlikte hareket etmiş verilen emirleri yerine getirmiştir. İran'a, İncirlikten kalkanbir uçaktan füze yollansa,İran anında karşılık verecektir.

Eski Dış işleri Bakanımız, taze Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün, bir vakitler dediği gibi : "ABD ile Türkiye'nin politikaları çakışıyorsa" eğer, otomatikman savaştayız. Hele Fransa'nın " İran'la savaş çıkabileceği" yolunda ki açıklaması, safların sıklaştığının göstergesidir. Unutmayalım ki 1. Dünya savaşında paylaşım Osmanlı Devleti üzerinden olmuştur. Olası İran Savaşı ya da 3. Dünya Savaşı sonrasında pay kapmak için, Fransa tarafını açıklamış bulunmaktadır. İngiltere'nin safı ise zaten ortadadır. Almanya'nın zarara girmeyeceği bir cepheyi tercih edeceği ortadadır. Çin, Hindistan ve Rusya'nın, ABD karşısında olacağı kesindir. Nasıl İran'ı destekleyerek.

Türkiye Batının her istediğini yapıyor neden hedef olsun diyenler çıkacaktır. Batı güçlü bir Türkiye hele şu anki toprak bütünlüğünü istememektedir.

Yasal yollarla bölünmeyi kabul etmeyecek Türkiye için, İç Savaş planı olduğu sır değildir. BOP planında sınırların değişmesinin, "kanlı mı kansız mı?" olduğunun kabulü ülkelere bırakılmıştır bir şekilde.

Ülkemizde ve bölgemizde ki gelişmelere bakarak, mevcut iktidar bu işlerin üstesinden gelebilir mi tereddütündeyim

Tehdit altında ki İran'a olası saldırının asıl hedefi İran mı, Türkiye' mi endişesini taşıyorum.

26 Haziran 2006 da bir yazı yazmış ve Şırnak'ın Silopi ilçesinde ABD nin üs kurup kurmadığını irdelemiştim.

"ABD, Silopi İlçesi ile Habur Sınır Kapısı arasında bin dönümlük arazide, helikopter pisti, hastane, çok amaçlı kullanılabilecek binalar,park alanları ve çeşitli sosyal faaliyetleri kapsayan altyapı çalışmalarına hızlı bir şekilde başladı. İnşaatına 2006 Nisan ayının ortalarında başlanan üs, Black Hawk adında bir Amerikan firması tarafından yapılıyor. İnşaat yetkilisi Talip Karataş,
yaptığı açıklamada, yaklaşık 2 aydır çalışmalara başladıklarını ve inşaatın 1 yıl sonra biteceğini belirterek,"Buranın bize, resmi olarak TIR parkı olacağı bildirildi, dedi” ( Kent haber- 24.6.2006)

Muhtemelen bahsi geçen yer bitmiştir.

Tüm bu gelişmelere bakarak, 3.Dünya Savaşı ya da kıyamet kapımızda desek komplo teorisi mi üretmiş oluruz?

Neval Kavcar



2008 | Blogger Temaları by GeckoandFly Blogger Uyarlama: Blogcrowds.

Distributed by Blogger Temaları