(Alp Ergenekon)

Bu yazımın muhatapları, yaşananlara Güneydoğu ya da Kürt Sorunu diyebilen herkestir !

Bu yaklaşımlarla tespit yapmaya kalkanlar korkunç bir tertibin içinde olduklarını bilmeli ona göre davranmalıdırlar.

Tertibin adı Türkiye’yi bölme ve parçalama projesidir !

Bu tarz açıklamaların bir kompleks ürünü olduğunu belirten zavallılara bu noktada tarihsel bir gerçeği hatırlatmak isterim: Geçmişte, sayıları, irili ufaklı yaklaşık 116 dolayında Devlet kurmuş Türk Milletinin böylesi bir kompleks içinde olamayacağı bilinmelidir !

Olsa olsa daha geniş coğrafyayı kapsayan 117. Devlet kurulur hepsi bu kadar !

Bölme ve parçalama projesinin efendileri ise Küresel Piramitin tepesindekilerden başkası değildir !

Projenin operasyonel adımında hizmet veren yerli işbirlikçiler ise bunun farkında olan ya da olmayan;
- Bedeli ne olursa olsun AB üyeliğini destekleyen,
- Sözüm ona Neo-con karşıtı Yeni Osmanlı hareketini tertiplemeye kalkan,
- İçinden “Tanrı Türk’ü Korusun” duasını esirgemediğini itiraf edip, özgürlük, demokrasi, insan hakları adına dış güçlere payanda olan,
- Küresel ekonomiye markasız entegre olmayı beceri kabul eden, herkes ve her kesimdir.

Bu açıklamalar sonrasında soruna gerçek adını koymak gerekirse, , ekonomi ağırlıklı Sosyal Adalet sorunu denebilir ve sadece Doğu ya da Güneydoğu ile de sınırlı değildir.

Burada asıl, Küresel ekonomiye markasız entegre olmayı maharet kabul eden AKP İktidarının Sosyal Adaleti tesis edememe beceriksizliğini konuşmak ve bu noktada çareler üretmeliyiz.

Yıllardır ekonomiye aşırı yük olan GAP hemen hemen bitme aşamasına gelmiştir. Türkiye yi tek başına besleyen Çukurova’dan daha bereketli olması beklenen GAP’a ağırlık verilmeli ve bir an önce sonuca gidilmelidir.

Bu çalışmayla birlikte eş zamanlı yürütülmesi gerekli olan diğer bir husus ise Sosyal Adaletin bir başka boyutu olan eşit ve hakça paylaşımı sağlayacak yasal değişiklikleri yapmak ve acil olarak uygulamaya alınmasını sağlamak olmalıdır. Sözü edilen Anayasa Değişiklik Paketi içine Türban gibi saçma sapan konular değil bu hususlar dahil edilmeli ve bölgenin feodal yapıdan kurtulması amaçlanmalıdır.

Hatay, Kilis, Gaziantep, Urfa, Mardin, Şırnak ile Suriye sınırına yakın 800 kilometre uzunluğunda, 216 bin hektarlık mayınlı Anadolu toprağının peşkeş edilme çabaları önlenmeli ve bu bereketli toprağın tarım amaçlı olarak yöre halkına verilmesinin sağlanması önerdiğimiz bu anayasal değişikliğin kapsamında mutlaka yer almalıdır..

Bosna’dan tutunuz Çin sınırına kadar geniş bir coğrafyaya hakim olan bir Kültürün, AB gibi dar bir kalıba girmeye ihtiyacı yoktur. Küresel güçlerin, bu coğrafya ve coğrafya ile birlikte muazzam yer altı zenginliklerine sahip Türk Milletinin bu zenginlikleri kullanabilme basiretini gösterebilmesinden korktuklarını ve bu uğurda da yapılabilecek her şeyi yapmaktan asla geri durmadıklarını bedeli her ne olursa olsun AB ye girmeliyiz düşüncesiyle hareket edenler bilmelidirler.

Konumuza dönmek gerekirse; ülkemizin, Güneydoğu ya da bir Kürt Sorunu asla yoktur. Evet, bir sorun vardır adı da yukarıda kısaca açıkladığım hali ile Sosyal Adaleti tesis edememe sorunudur.

Doğu ve Güneydoğu bölgesinin ilçe bazında nerede ise her karışını bilen birisi olarak oradaki vatandaşımızın gerçek sorununun işsizlik, aş ve hakça paylaşımdan uzak bir Sosyal Adalet sorunu olduğunu ve ayrıca yine oradaki vatandaşımızın en az batıdaki kadar vatan ve bayrağına bağlı hatta bu uğurda canını dahi vermekten geri kalmayacak bir bilinç içinde olduğunu samimiyetle belirtebilirim.

Bu sorunu Sosyal Adalet sorunu olarak değil başka amaçlar için başka adlarla ifade edenler fazla geç olmadan akıllarını başlarına almalı ve sorumluluklarının gereği gibi davranmalıdırlar.

Son söz olarak diyorum ki :

Kürt, asla bir sorunumuz değil kardeşimizdir ve geleceğin güçlü Türkiyesini yine birlik olup hep birlikte inşa edeceğiz !

Ne Mutlu Türk’üm Diyene !



0 Comments:

Post a Comment




Blogger Template by Blogcrowds


2008 | Blogger Temaları by GeckoandFly Blogger Uyarlama: Blogcrowds.

Distributed by Blogger Temaları